YALAN
Yalan söylemek, bir yanlışın veya hatanın gizlenmesi amacıyla gerçeğin
söylenmemesidir. Çocuklar yalan söylemeyi aileden veya çevreden
öğrenebilirler. Sevdiklerini üzmemek amacıyla yalan söyleyebilirler. Bazı
özlemlerini dile getirmek için yalan söyleyebilirler. Anne-baba-çocuk
arasında yaşanan gerginlikten kaynaklanabilir. Anne-baba çocuğuna yalan
söylememe konusunda örnek olmalıdır. Çocuğun iyi tanınması, yeteneklerinin
üstünde başarı beklenmemeli, Yalan davranışı karşısında çocukla oturup
konuşmalı, yalanı yüzüne vurulup aşağılanmamalıdır.
ÇALMAK
Çocuğun kendine ait olmayan bir nesneyi habersiz ve izinsiz almasıdır. Çocuk
bu davranışı arkadaşlarında olan, kendisinde olmayan bir şeye özendiği için,
parayla arkadaş satın almak için, bir dediği iki edilmediğinden doyumsuzluk
yaşadığı için, anne-baba sevgisinden yoksun ve otoriter bir ortamda
yetişiyor olduğu için, çevresinde kötü örnekler olduğu için sergileyebilir.
Anne-babanın çocuğu korkutmadan, incitmeden, hırsız gibi sözcükler
kullanmadan çaldığı nesneyi iade etmesini sağlamalıdır. Çocuğun kiminle
arkadaşlık ettiğine dikkat etmeli, ihtiyaçlarını zamanında karşılamaya özen
göstermelidir.
SALDIRGANLIK
Saldırganlık davranışını benimseyen çocuk, yaşıtlarıyla iyi ilişkiler
kuramaz, kurallara uymaz, cezadan etkilenmez, Sorunlarını fiziksel güç
uygulayarak çözmeye çalışır. Şiddetin kullanıldığı aile ortamları, evdeki
eğitimin tutarsız olması, sevgi yetersizliği saldırgan davranışları artıran
tutumlardır. Bu durumda anne-babaların aile içinde ve dışında şiddete
başvurmamaları, şiddet içeren davranışları övmekten kaçınmaları, çocuğa
fiziksel ceza uygulamamaları gerekmektedir.
AŞIRI HAREKETLİLİK (HİPERAKTİVİTE)
Aşırı hareketli çocuklar, dikkat çekici bir biçimde hareketlidirler. Kontrol
edilmeleri güçtür. Düzensizlerdir. Yaşına uygun bir zekaya sahiptirler.
Ancak dikkatleri dağınık ve algıları yavaş olduğu için başarısızdırlar.
Hareketlilikleri bazen saldırgan davranışlara dönüşebilir. Anne babalar ve
öğretmenler ne yapacaklarını bilemezler. Bu durum çocuğun yapısal bir
bozukluğundan kaynaklanır ve tıbbi müdahale yapılması uygundur. Aşırı
hareketli olan çocukları cezalandırmaktan, suçlayıp azarlamaktan
kaçınmalıdır. Tanı almamış çocuğa hiperaktif denmesi sakıncalıdır.
ALT ISLATMA (ENURESİS)
Çocuğun gündüzleri 2-3 yaşından sonra, geceleri ise 4-5 yaşından sonra da
altını ıslatması ya da önceden ıslatmadığı halde sonradan ıslatmaya
başlaması. Bu davranışın sebepleri ailesel yatkınlık, bedensel hastalıklar,
kardeş doğumu, annenin aşırı titiz olması, ölümler, korkular, dayak ve ceza
gibi ruhsal problemler olabilir. Bu durumda anne-babanın bu davranışını
yüzüne vurma davranışından kaçınması gerekir. Durumun fiziksel bir
rahatsızlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerekir. Çocuğa
yatmadan önce sulu gıdaların verilmemesi gerekir. Ailede sevgi ortamının
yaratılması bu durumun ortadan kalkmasına destek sağlayacaktır.
DIŞKI KAÇIRMA (ENCOPRESİS)
Organik bir neden olmadığı halde, çocuk 3-4 yaşlarından sonra da dışkısını
altına kaçırmasıdır. Bu davranışın sebepleri ailenin tuvalet eğitimini
kazandırırken zorlayıcı ve baskıcı davranması, eşler arasındaki çatışmalar,
aile ortamının genelde olumsuz olması gibi durumlar olabilir. Anne-baba bu
durumu anlayışla karşılamalı ve öğretmenlerle paylaşmalıdır. Çocuğa karşı
kesinlikle şiddet kullanılmamalı, bir uzmandan destek alınmalıdır. Bu
durumdaki çocuğa öğretmenlerinin de sevgi ve hoşgörü ile yaklaşması
gerekmektedir.
Böyle bireyler yetişmesi için okullarda öngörülen eğitim modeli çocuk
merkezli eğitimdir. Çocuk merkezli eğitimde okul ve eğitim sisteminin
merkezine öğrenci yerleştirilir. Bu yaklaşım eğitimin hedeflerini
öğrencilerin bireysel gelişmeleri ve ihtiyaçları doğrultusunda
yapılandırmayı öngörür. Çocuk merkezli eğitimde öğrencilerin psiko-sosyal,
fiziksel ve devinimsel gelişimlerini tamamlamalarına yönelik çalışmalar
yapılır.
|